18 Ekim 2009 Pazar

Alice meets kitten.


Şimdi, şöyle oluyor.İnternetten binlerce kedi evlat edindirme ilanına baktıktan sonra, bir tanesini beyeniyorsunuz.İlandaki telefon numarasını aradığınızda sizinle konuşan 60 yaş üstü teyze sesi herşeyi açıklıyor.Kedili deli kadının yuvasının adresini küçük bir kağıda not ediyorsunuz.Siyah beyaz kedi mi?ay ben ona pandiş diyoruum.gününüzü bundan iyi anlatan cümle olamaz.Petshoptan kedi taşıma sepetinizi alıp kendinizi bilinmeze doğru yollara atıyorsunuz.1 saatin sonunda o sokaktasınız, köşedeki pastane, giderek yoğunlaşan kedi popülasyonu sizi bir apartmanın bahçesine yönlendiriyor.Zili çaldınız, merdivenleri çıktınız.Şimdi hoşgeldiniz!Kapıyı uzun geceliğinin üzerine yelek geçirmiş bir nur yüzlü hafif çatlak kadın açıyor, içerde miyavlamanın her tonunu ve her şeklini duyabilirsiniz.Evsahibiniz sizi salona davet ediyor, çeşitli ebatlarda-yani gerçekten tuzluk boyundan çizme boyuna- kediler sizi karşılıyor.Salonun dekorasyonunda kedi tırmanma ve tırmalama tahtaları mama kapları ve küçük kediler için kum kabı hakim.Hiçbir kedinin kuyruğuna basmamaya özen göstererek kendinizi salondaki tek koltuğun üzerine bırakıyorsunuz.etrafta hiç görmediğiniz renk cümbüşü koşan mırıldayan renk renk şekil şekil bol tüylü az tüylü kediler.omzunuzun üstünde beyendiğiniz pandişin halsiz bir şekilde uyukladığını görüyorsunuz, gözünden biraz yaş akıyor, hasta heralde diyorsunuz, kedili kadın açıklıyor.Pandiş iyileşene kadar onu almanız mümkün değil, ama etraftaki kedişlerden kalbinizi çelen de mevcut.Sonra komşusu olan veterinerde bir siah beyaz kedi daha olduğunu isterseniz onu görebileceğinizi söylüyor.Siz de bakalım diyorsunuz, ve o fincan boylu, burnu benekli boynunda beyaz kolyesi olan dünya güzeliyle karşılaşıyorsunuz.Bu zeytin gözlü sizin kaderiniz.Kedili teyzeye hoşçakal derken sepetinizde kediniz miyavlıyor, eve gidiyoruz kediş!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder